Kimyasal tepkime ile İslam’daki istihale kavramı arasında benzerlikler olsa da, aslında bunlar tamamen farklı kavramlardır. Hadi bunu biraz daha ayrıntılı açıklayalım:
1. Kimyasal Tepkime ve İstihale Arasındaki Farklar
- Kimyasal Tepkime: Kimyada, kimyasal tepkime, bir veya birden fazla madde arasında gerçekleşen, moleküler yapılarının değişmesiyle yeni bileşiklerin oluşmasıdır. Bu süreçte atomlar birbirleriyle etkileşime girer ve yeni maddeler meydana gelir. Kimyasal tepkimeler doğa bilimlerine dayanır ve deneysel verilerle açıklanır. Kimyasal tepkimeler, atomların yeniden düzenlenmesi, bağların kırılması ve yenilerinin oluşması gibi olayları içerir.
- İstihale: İslam’da, istihale terimi, bir maddenin tamamen farklı bir şeye dönüşmesi anlamına gelir. İstihale, özellikle fıkıhta kullanılan bir kavramdır ve haram olan bir maddenin (örneğin domuz eti) bir kimyasal süreç sonucunda, kendisini tamamen dönüştürüp helal hale gelmesiyle ilgilidir. İslam’a göre, eğer bir madde kimyasal olarak tamamen değişir ve orijinal yapısını kaybederse, helal kabul edilebilir. Bu kavram daha çok dini kurallarla ilgili bir perspektife dayanır ve kimyasal süreçlerle doğrudan bağlantılı değildir.
Sonuç olarak, kimyasal tepkime ve istihale terimleri farklı bağlamlarda kullanılır. Kimyasal tepkime, doğa bilimleri ile ilgili iken istihale, dini bir kavramdır ve genellikle maddelerin dini açıdan kabul edilebilirliğini tartışmak için kullanılır.
2. Kimyasal Tepkimeyi Bulanlar İslam Alimleri Mi?
Kimyasal tepkimelerin keşfi modern kimya biliminin ürünüdür. Ancak, İslam alimleri tarih boyunca kimya ve maddelerle ilgili önemli çalışmalar yapmışlardır. Örneğin:
- Cebir ve kimya bilimlerinin gelişmesine büyük katkılarda bulunan Câbir ibn Hayyân, “kimyanın babası” olarak kabul edilir. Câbir, kimya ile ilgili çok sayıda yazı bırakmış ve deneysel çalışmalar yapmıştır. Ancak, kimyasal tepkimelerin modern anlamda keşfi, Avrupa’daki Rönesans dönemi sonrasında bilimsel yöntemlerin gelişmesiyle mümkün olmuştur.
- Câbir, kimyasal süreçlerin ve saf maddelerin elde edilmesinin yolları hakkında bilgi sahibi olsa da, o dönemde kimya henüz bugünkü bilimsel düzeyde değildi. Yani, kimyasal tepkimeler olarak bildiğimiz kavramlar, modern kimyanın ilerlemesiyle ortaya çıkmıştır. İslam alimleri kimya ve bazı kimyasal süreçleri tanımış olsalar da, kimyasal tepkimelerin tam anlamıyla keşfi Avrupa’da, özellikle 17. yüzyılda gerçekleştirilmiştir.
3. Kimyasal Tepkimeleri Daha Önceden Keşfeden Biri Var Mıydı?
- Antik Çağ ve Orta Çağ: Kimya bilimi, tarihsel olarak alkimya adı altında başlamıştır. Alkimyacıların temel hedeflerinden biri, metallerin altına dönüşmesi ve felsefi taşın bulunmasıydı. Kimyasal tepkimeler ve reaksiyonlar, aslında bu alkimyacıların çalışmalarıyla ilişkilidir, ancak o dönemde kimyanın bilimsel temelleri yoktu ve her şey daha çok mistik ve spekülatif bir bakış açısıyla ele alınıyordu.
- Modern Kimya: Kimyasal tepkimeleri anlamak ve tanımlamak için gerekli olan bilimsel temeller 17. yüzyılda atılmaya başlanmıştır. Robert Boyle, kimyasal reaksiyonları ilk kez deneysel bir şekilde inceleyen bilim insanlarından biridir. 18. yüzyılda ise Antoine Lavoisier ve diğer bilim insanları, kimyasal reaksiyonları açıklamak için ilk modern teorileri geliştirmiştir. Lavoisier, kütlenin korunumu yasasını keşfederek kimyasal tepkimelerin bilimsel temelini atmıştır.
Yani, kimyasal tepkimelerin anlaşılması ve açıklanması, modern bilimsel yöntemin gelişmesiyle mümkün olmuştur. İslam alimleri kimya alanında büyük katkılarda bulunmuş olsa da, kimyasal tepkimeleri tam anlamıyla keşfedenler modern bilim insanları olmuştur.
Özetle:
- Kimyasal tepkime ile istihale farklı kavramlardır. Kimyasal tepkime, doğa bilimleriyle ilgilidir, istihale ise İslam fıkhıyla alakalıdır.
- Kimyasal tepkimeleri keşfedenler, İslam alimleri değil, modern kimya biliminin kurucularıdır.
- İslam alimleri, kimya ve bazı kimyasal süreçleri keşfetmişler ancak kimyasal tepkimeler ve modern kimya, Rönesans dönemi ve sonrasındaki bilimsel gelişmelerle ortaya çıkmıştır.